03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten "27 Nisan e-muhtırası" değerlendirmesi: Hükümet, ilk defa Cumhuriyet tarihinde cevap verince bu siyasi hayatımız açısından bir dönüm noktası oldu

Çelik, 27 Nisan e-muhtırasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Muhtıra, geleneğinin son halkası olarak tarihteki yerini aldı." ifadesini kullandı. 27 Nisan'daki muhtıra girişiminin tam anlamıyla muhtıra olamadığını belirten Çelik, "İlk defa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir hükümet, ona cevap verdiği için muhtıra olması için yapılan bu girişim bir kağıt parçasına döndü. Bu çok önemli bir şey bizim siyasi tarihimizde." diye konuştu. Türkiye'nin siyasi tarihinde genelde muhtıra verildikten sonra hükümetlerin bunu kabullendiğini ve siyasetin ayarının o muhtıranın kodları üzerinden belirlendiğini anlatan Çelik, sonrasındaki her siyasi gelişmenin de muhtıra kodları üzerinden değerlendirildiğini dile getirdi. Çelik, "Bir bakıma kerteriz noktasıydı muhtıralar sivil siyaset için. Sivil siyasetin bir bakıma DNA'sını, psikolojisini belirliyordu. İlk defa, Cumhuriyet tarihinde bir hükümet, o zaman Cumhurbaşkanı'mız Başbakan olarak bunu hükümetimiz geri çevirdi ve muhtıra olarak tarihe geçecek şey bir kağıt parçasına döndü." dedi. Sistemin eski dönemlerden beri, özellikle asker kökenli cumhurbaşkanlarını hükümetin üzerinde bir vesayet aracı olarak kullandığını, sonrasında da bunun başka ek mekanizmalarla desteklendiğini söyleyen Çelik, "Anayasanın üzerinde Milli Güvenlik Kurulu oluyordu, bunun yanı sıra yargının vesayeti, askerlerin gazetecilere verdiği brifing. O zamanlar o dönemdeki siyasi hayat şekillenirken neredeyse sivil siyaset diye bir şey kalmamıştı. Siyaset bu muhtıra siyasetinin sınırları içerisinde yaşayabilen, nefes alabilen bir varlık haline dönüşmüştü." değerlendirmesinde bulundu. AK Parti döneminde en çok vurgu yapılan kavramlardan birinin "sivil siyaset" olduğuna dikkati çeken Çelik, "Sivil siyasetin özerkliği, sivil siyasetin güçlendirilmesi, sivil siyasetin gücünün pekiştirilmesidir. Bu şu demekti, yani herhangi bir şekilde askeri bürokrasinin muhtıralar yoluyla siyaseti belirlemesi, ülkeyi yönlendirmesi gibi bir şey söz konusu olmasın diye. Bunlar tabii Türkiye'ye çok acılar ödetmiş, bedeller ödetmiş süreçlerdir." diye konuştu. 27 Nisan'daki teşebbüsün bir bakıma cumhurbaşkanlığı seçiminin kodlarını belirlemek üzere yapıldığını söyleyen Çelik, aynı günün gecesi buna bir cevap hazırlığının hemen başladığını anımsattı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın o gece telefonlara çıkmadığını ve bu durumun ertesi sabaha kadar çeşitli bahanelerle böyle devam ettiğini anlatan Çelik, ertesi gün, hükümet adına bir açıklama yapılacağı basına duyurulduktan sonra dönüş yapıldığını belirtti. "İLK DEFA CUMHURİYET TARİHİNDE BİR MUHTIRA AKAMETE UĞRAMIŞ OLDU" Muhtırayı yayınlayanların hükümetin buna cevap vereceğini hesap edemediklerini vurgulayan Çelik, "Neticede ilk defa Cumhuriyet tarihinde bir muhtıra akamete uğramış oldu. Dolayısıyla bir bakıma muhtıralar döneminin işte son halkası, kapanması gibisinden bir durum. Eğer hükümet cevap vermeseydi, bazen Amerikan Başkanları için 'topal ördek' ifadesi kullanılıyor ya, aslında bu, hükümetleri sakatlayan, hükümetleri gerçek bir hükümet olmaktan çıkaran birtakım saldırılar olarak bu muhtıralar her zaman gündeme gelmiştir." ifadesini kullandı. Çelik, muhtıranın kabul edilmesi ve cevap verilmemesi halinde cismen var olan hükümetin siyaseten yok hükmünde olacağını belirterek şöyle devam etti: "Zaten bu hale getiriyorlardı, bu şekilde önce bir şekilde bir tavır koyuyorlar, ondan sonrasında Cumhuriyetin tehlikede olduğunu, işlerin çok kötüye gittiğini, büyük bir güvenlik tehdidi olduğunu, olaya el koymak gerektiğini, basının da desteğini yanlarına alarak ifade ediyorlar. Ondan sonra hemen organize bir şekilde birtakım başka kurumlardan açıklama yapılmaya başlanılıyor. Bir bakmışsınız olmayan bir şey yüzünden ülke büyük bir stresin içerisine girmiş ve bütün kurumların okları kendi amirleri durumundaki hükümete çevrilmiş. Böylesine kaotik, böylesine amorf, şekilsiz, ilkesiz bir süreç üretiyorlardı. 27 Nisan'da tekrar bunu yapmaya çalıştılar, 'cumhurbaşkanı şöyle olmalı, birtakım kaygılarımız var bu konularda' dediklerinde hükümet, ilk defa Cumhuriyet tarihinde cevap verince bu siyasi hayatımız açısından bir dönüm noktası oldu. Bence demokrasinin Türkiye'de yerleşikleşmesinin önemli dönüm noktalarından bir tanesidir." AK Parti Sözcüsü Çelik, daha önce katıldıkları bir MKYK toplantısında söz aldığını hatırlatarak şunları kaydetti: "'Bugün çok önemli bir gün' demiştim. Sebebi şu ilk defa dikkatimi çekti, o dönemi kastederek söylüyorum, iktidar partisinin MKYK'sini izleyen gazeteci sayısı Milli Güvenlik Kurulunu izleyen gazeteci sayısından daha fazla. Çünkü o zaman hatırlayın, şimdi bunlar geride kaldığı için iyi hatırlanmıyor, Türkiye nefesini tutuyordu her ay, Milli Güvenlik Kurulundan Milli Güvenlik Kurulu'na yaşıyordu. Milli Güvenlik Kurulundan hükümete nasıl bir talimat çıkacak, nasıl bir posta koyulacak gibisinden, dolayısıyla orada milli güvenlik dışında sadece seçilmiş sivil hükümete karşı kısıtlamaların ve yönlendirmelerin konuşulduğu bir mekanizma söz konusu oluyordu. İşte en son 27 Nisan'da buna teşebbüs edildi orada cevap verince de o bir muhtıra olmak üzere kurgulanmış o teşebbüs kağıt parçasına döndü."

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik: Nefret siyaseti ile vatanseverlik bir araya gelmez

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamaları şöyle; "Cumhuriyetimize ve demokrasimize karşı en büyük kötülük nefret siyasetidir. Nefret siyaseti ile vatanseverlik bir araya gelmez. Kin ve nefret tohumları ekmek vatanseverliğin düşmanıdır. Bir yerde nefret siyaseti görürseniz, ideolojisi ne olursa olsun, bu ülkeye karşı kökü dışarda bir kötülük hazırlığı olduğundan emin olabilirsiniz. Vatanseverlik, nefret ve kin siyasetine geçit vermemektir. Türkiye her türlü siyasi nefret virüsüne karşı yüksek bağışıklığa sahiptir."

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik: Biz sığınmacıları katillere teslim edemeyiz

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. son dönemde gündemden düşmeyen Suriyeli sığınmacılar ile ilgili eleştirilere yanıt veren Çelik şunları ifade etti: "Türkiye'nin politikası yok gibi konuşanlar oradaki durumu bilmiyor. Cumhurbaşkanımız çok net bir ifade kullandı. Bir gün gönüllü ve onurlu şekilde döneceklerdir. Biz bunları katillere teslim edemeyiz. Muhalefet partilerinin bu insanları katillere teslim etmemek için programları var mı? Karşılarında bir katliam makinası var. Kılıçdaroğlu kendisini Esad yönetimi ile empati kurarcasına konuşuyor." AK Parti Sözcüsü Çelik, grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Emperyalistlerin maşası" diyen Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi. "Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımızdan çok Esad yönetimiyle empati kuruyor. Siyasi partiler arasındaki mücadele rekabet siyaseti olmalı. Kılıçdaroğlu'nun husumet siyaseti içinde hareket ettiğini görüyoruz. 'Ortadoğu'da emperyalistlerin maşasısın' diyor. Bu ifadeyi kendisine iade ediyorum. Maşa aranıyorsa bakması gereken yer, Esad ile empati kurandır."

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Cahit Özkan'ın BAE çıkışına ilişkin açıklama

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Grup başkanvekili Cahit Özkan’ın bir youtube kanalında sarf ettiği sözler hakkında sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Sözcü Çelik açıklamasında, “Grup Başkanvekilimiz Sn. Cahit Özkan’ın Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine dair beyanları partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır. Türkiye-BAE ilişkileri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed El Nahyan’ın ortak iradesiyle karşılıklı güven ve saygıya dayalı olarak ilerlemektedir” ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

İsveç ve Finlandiya’nın NATO adımı... AK Parti Sözcüsü Çelik: Ambargo kabul edilemez, terör örgütüne desteği kesin

İşte Çelik'in açıklamasından önemli satırbaşları: Böylesi önemli günü, İstiklal mücadelesi için kilit taşı önemindeki günün gençlerimize atfedilmiş olması da ayrı bir kıymete sahiptir. Bu büyük bayramımızı kutluyoruz. Atatürk'ün ve milli mücadelenin o gün için gösterdiği kararlılığın bugün içinde aynı yol göstericiliğe sahip olduğunu görüyoruz.  ÖZLEM SARIKAYA YURT'UN VEFATI Çok değerli bir meslektaşınızı kaybettiniz. Özlem Sarıkaya Yurt'u kaybettik genç yaşta. Bu hepimizi çok üzdü. Allah rahmet eylesin. 18-20 Mayıs günleri tarihi açıdan çok önemli bir gün. Kırım Tatarlarının yaşadıkları trajedinin yıl dönümü. Bugün de verilen mücadelenin aynı şekilde devam ettiğini görüyoruz. Kırım Tatarı kardeşlerimizin hepimizin şehidi olan kardeşlerini rahmetle anıyoruz.  İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO'YA ÜYELİK BAŞVURUSU Bugünlerde İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği tartışılıyor. AK Parti açısından NATO sürecinin ilkelere bağlı olarak yürütülmesi her zaman önemli oldu. Türkiye'nin terörizmle mücadelesinde aynı desteğin verildiğine şahit olmadık. Sizin terör örgütlerine verdiğiniz destekler bize dönük saldırı olarak ortaya çıkıyor. Düşmanlarımıza verilen destek hiçbir şekilde kabul edilemez. Türkiye, açık bir talepte bulunuyor. NATO'ya yeni üye olacak devletlerin her halükarda terörle bağını kesmesi gerekir. Lüksemburg Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları meseleyi hiçbir şekilde anlamadığını gösteriyor. Yarın bir gün bir NATO üyesi olan ülke, Türkiye'yi tehdit eden bu davranışlara devam ederse NATO içinde karar alınamaz, Türkiye veto eder. En baştan prensiplere uygun şekilde bu üyeliklerin ele alınması gerekir. İsveç'in Haseke'de örgütün alt yapı çalışmalarına destek verdiği görülüyor. NATO güvenlik örgütüdür. Siz doğrudan NATO üyesi olan ülkenin terör hedefi olarak gösterdiği yapılarla temas içindesiniz. Bu örgütler sizin ülkeniz içinde para topluyor, bu para silah olarak örgüte dönüyor, Türkiye'ye karşı tehdit uyguluyor. Hem NATO içindeyiz hem de bize silah ambargosu uyguluyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilemez. Gerçek güvenlik tehditleri karşısında sağlıklı bir değerlendirmeleri yok. Türkiye, NATO içinde görevlerini en üst düzeyde yerine getirmiş devlettir. Bize karşı ambargo uygulanması gibi tavır kabul edilemez. Türkiye, NATO'ya üye olmak isteyenlerin NATO'nun prensiplerine uygun olarak davranmasını istiyor. Bu terör örgütlerine destek vermeyi kesmenizi istiyoruz. Türkiye, NATO'nun genişlemesine ilkesel olarak hiçbir zaman karşı çıkmadı. Hatta İsveç ve Fİnlandiya’nın NATO’ya üyeliğiyle ilgili bir problemi olmadı. Problem bugün onların terör örgütlerine verdiği destekle ilgilidir. Net bir tablo var ama AK Parti kürsüsünden verdikleri desteği, fotoğraları paçavralarını göstermeyi uygun görmedik. Fransa'nın çimento firması var. Bu firmanın hem PKK/YPG'nin yeraltı sığınaklarını yaptığı ortaya çıktı, hem de bu firmanın DEAŞ terör örgütü ile bağlantıları çıktı. En son Paris Temyiz Mahkemesi, bu firmanın insanlığa karşı suç işlemek bakımından karşı karşıya olduğu soruşturmanın devamına karar verdi. Bu ülke NATO ülkesi, DEAŞ'la işbirliği ortaya çıkacak. Bize saldıran bir terör örgütünün sığınaklarını bir NATO ülkesinin firması yapacak. Biz Suriye'deki Türkmen kardeşlerimize yardım yaparken o zaman arşivlere bakmak lazım yardımların DEAŞ'a gittiğini söyleyenlerin şimdi bu özeleştiriyi yapması lazım. Hepsinin arkasında bu firmalar çıkmış oldu. ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI Bunlar defalarca açıklandı. Daha önce bu benimdi çalmışlar dedi. Şimdi seferberlik halinde buna karşı çıkıyor. Böylesine çelişkili, tutarsız, çevre bilincinden kopuk herhangi bir yaklaşım olabilir mi? Bunu tutup Atatürk’ü istismar ederek Atatürk’ün isminin verildiği yerin yıkılması olarak gösteriyorlar. Siyasette bugüne kadar Atatürk istismarcılarının yaptığı kötülüğün haddi hesabı yoktur. Taksim’in ortasına muhteşem eser yapıldı ve adı Atatürk Kültür Merkezi'dir. . Kimse kendi yaptığı kötülüğe Atatürk'ü kalkan yapmaya kalkmasın. Oraya 132 bin 500 ağaç dikilecek. Yürüyüş yollarıyla her türlü vatandaşımıza hizmet edecek yaklaşımla bu hayata geçirilecek. ADANA'DA YAPILACAK GENÇLİK ŞÖLENİ İki günden az zaman kaldı. Bütün Türkiye'deki gençleri Cumartesi günü Adana'ya bekliyoruz. Gençlik şöleni gerçekleştireceğiz. 8 yıl ara vermiştik. 81 ilden genç arkadaşlarımız gelecek. Saat 17:00 gibi başlayacak. Genç kardeşlerimizi Cumhurbaşkanımızla buluşmaya bekliyoruz.  EN ÖNEMLİ MESELE TERÖRE VERİLEN DESTEK En önemli mesele teröre verilen destek. İsveç ve Finlandiya'da öteden beri terör örgütlerinin yoğun faaliyet yaptığı, hem PKK'nın hem FETÖ'nün üst düzey yöneticilerini barındırdığı açık ve net. Bu teröristler açıkça istedikleri propagandaları yapabiliyorlar. Doğrudan İsveç hükümetinin gönderdiği silahlar PKK cephanelerinde çıkıyor. Biz PKK'nın herhangi bir yerini yok ettiğimizde, cephanesini bulduğumuzda içinde Avrupa ülkesinin silahını gördüğümüzde burada ilkesizliğin adını koyuyoruz. ABD ve Fransa’yı da uyarıyoruz. Siz kendi ülkelerinizin vatandaşlarınızdan silah toplayıp kendi ülkemin vatandaşlarını öldüren örgüte göndereceksiniz... Çelişkiyi gidermesi gereken onlardır. MESELE TÜRKİYE'NİN İKNA EDİLMESİ DEĞİL Biden'ın ülkemize gelip gelmemesi kendi takdiridir. Mesele Türkiye'nin ikna edilmesi değildir. Mesele yeni üye olmak isteyenlerin terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesi için o ülkelerin ikna edilmesidir.  Eğer bir genişlemeden bahsediliyorsa buna aday olan ülkelerin terör örgütlerine verdikleri desteği kesmeleridir. Türkiye’nin haklı güvenlik gerekçeleri tatmin edildiğinde zaten mesele yoktur. MİÇOTAKİS'İN ABD KONGRESİ'NDEKİ KONUŞMASI Miçotakis'in orada kendi ulusal tarihini Amerikan tarihine referans verilerek anlatma biçiminin Yunan medyasında da nasıl eleştirildiğini gördük. Hangi kongrede kim, ne için alkışlanmış bu çok önemli değil. Ama burada bazı çelişkiler var. Biz tabii Amerikan senatosunu önemsiyoruz. Bir kongrede bir müttefikinizin başka bir müttefikinize söz söylediğinde alkışlanması çok doğru değil. Herhangi bir komşumuz utanç verici bir şeydir, gidip de başka parlamentolarda Türkiye'ye silah vermeyin diye yalvarmak hiçbir şekilde saygıdeğer bir durum olarak görülemez. Adalar üstünde uçuş dediğiniz şey sizin hava kuvvetlerinizin yaptıkları karşısında hava kuvvetlerimizin verdiği cevaptır. Yunanistan Sahil Güvenliği ve FRONTEX göçmenlerin botlarını şişleyerek Akdeniz'de bu kadar insanın ölmesine yol açtı. Bu sorgulanmış mıdır? Kıbrıs meselesinde de hakkı gasp edilen KKTC'dir. KKTC egemen bir devlettir, onlar duymasa da bu böyledir. Türkiye ile konuşacaklar, Türkiye ile meselelerini çözecekler. İsterse dünyanın bütün parlamentolarında alkışlansınlar.  ASGARİ ÜCRETE TEMMUZ'DA ZAM GELECEK Mİ? Çalışma Bakanımız düzenli olarak açıklıyor. AK Parti olarak gelen talepleri değerlendiriyoruz. Zamanlaması henüz Çalışma Bakanlığı tarafından hangi takvimde yapıyorlar, onlar için bir şey söylemek için erken. Çeşitli sosyal kesimlerden iletilen talepler son derece sıkı bir takiple değerlendiriliyor.

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'na sert tepki: "Dış politikada ne zaman adım atsak devreye giriyor"

Çelik'in açıklamaları şöyle: Kılıçdaroğlu bu iftiraları sistematik olarak dile getiriyor. Dış politikada ne zaman adım atsak Kılıçdaoğlu devrede. AK Parti hukuki girişimde bulunacak. Kılıçdaroğlu Türkiye düşmanlarının propagandasını dillendiriyor, iç kaos oluşturmak istiyor. Ortaya attığı iftira FETÖ'nün kampanyası. Hükümeti kanunusuzukla suçluyor. Cumhurbaşkanlığı makamını tehdit etmeye kalkıyor. Yanıldığı konuların haddi hesabı yok. En dikkat çekici husus şudur. Cumhurbaşkanını açık bir şekilde tehdit etmek. Sinsi bir faaliyet yürütüyorlar. Bundan sonrasında açıklamalarına itibar edilmemesi gerekiyor. Belediyelere derneklere sesleniyor, birilerini suçluyor. Demokrasiyi hedef alıyor. Her zamanki gibi söyleyeceği bir şey yok. Bir siyasi partinin sağdan sola savrulması çok az görülmüş bir şey. Türkiye içeride ya da dışarıda bir atağa kalksa, ardından CHP faaliyeti geliyor. Açık ve şeffaf yapıları illegal yapılarmış gibi hedefe koyuyor. Devlet kuruluşlarını işlevsizleştirmeye çalışıyor. Belgeler elimizde diyor. Bunlar kanun çerçevesinde olan şeyler. Geçtmişte FETÖ'nün kullandığı argümanları bugün Kılıçdaroğlu kullanıyor. "AİLE KAVRAMINI SİSTEMATİK OLARAK HEDEFE KOYUYOR" Hukuki haklarımızı da koruruz, siyasi olarak cevap da veririz. Herkesin ailesi kutsal ve saygıdeğerdir. Aile üzerinden siyaset yapmaya devam ederse sert karşılık görür. Bizim dilimizin ne kadar sertleşebileceğini o tahmin bile edemez. Aileye de saldırdıktan sonra hangi kırmızı çizgiye dikkat edeceksin? Açık kurumlar üzerinden 15 Temmuz'da ölümü göze alan Cumhurbaşkanına iftira atmak ahlaksızlıktır. Aile kavramını sistematik olarak hedefe koyuyor. FETÖ'nün bu öğrenci kardeşlerimize sahip çıkan yapılardan neden rahatsız olduğunu biliyoruz. Peki Kılıçdaroğlu bu yapılardan kim adına ve niçin rahatsız olmaktadır? Demokratik adap içerisinde bu mücadeleyi vereceğiz. Kimse seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı tehdit edemez.

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'nun iddialarına sert tepki: Politik dedikodu ve sistematik yalan üretiyor

Çelik, sosyal medya hesabından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle ilgili açıklamalarına ilişkin paylaşımda bulundu. Kılıçdaroğlu'nun hakkıyla genel başkanlık yapamayınca "politik dedikoduculuk" mesleğine geçtiğini belirten Çelik, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımızın aile bireylerinin hukuka uygun ve herkese açık şekilde yürüttüğü sivil toplum faaliyetlerini hukuksuz ve şaibeli göstermeye çalışarak politik dedikodu ve sistematik yalan üretiyor. Kılıçdaroğlu'nun köklü bir partinin genel başkanlığını yalan ve dedikodu merkezine çevirmesini izliyoruz. Geçen seferki iddiaları hakkında, bilinen bir FETÖ'cü 'bunları ben yıllar evvel söyledim' diyerek bu iddiaların mülkiyetinin kime ait olduğunu ifşa etmişti. Kılıçdaroğlu politik dedikodu ve yalan üretmek yoluyla 6'lı masanın lideri olma hedefine ulaşabilecek mi göreceğiz. Fakat her iddiasının arkasından 'mutfakta biri var' dedirtmeye devam ediyor. Kılıçdaroğlu'nun önümüze gerçek politika ile çıkmasını bekledik, bunun imkansız olduğunu bir kere daha gördük. Mülkiyeti karanlık odaklara ait politik dedikodu ve yalanlarla varabileceği bir yer yok. Şimdiye kadar olduğu gibi bu iddialarının arkasından da şaibeli odaklar çıkacak. Parti genel başkanlığını terk edip politik dedikoduculuk mesleğine geçişi ile kendisini baş başa bırakıyoruz."

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Pınar Gültekin davasıyla ilgili açıklama: Hukuki süreç devam ediyor

Pınar Gültekin cinayeti davasında katil Cemal Metin Avcı, haksız tahrik indirimi ile 23 yıl hapis cezasına çarptırılması kamuoyunda tepki çekti. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten söz konusu davaya ilişkin açıklama geldi. Çelik, şunları söyledi: "Mahkemelerin eksik ya da yanlış bulduğumuz kararlarının yeniden değerlendirilmesi için yargının kendi mekanizmaları ve süreçleri vardır. Yargı mekanizması kararların en isabetli şekilde tamamlanması için kendi içinde değerlendirme süreçlerini hukuka uygun şekilde çalıştırmaktadır. Hukuki süreç devam etmektedir. Yargı mekanizması çalışmaktadır. Yeniden değerlendirme süreçleri hukuk içinde bellidir. Hukuki süreçleri hassasiyetle takip edeceğiz."

1 2 3 4 5 6 7 8